-
1 slow on the uptake
kalın kafalı -
2 slow on the uptake
kalın kafalı -
3 thickheaded
kalın kafalı -
4 твердолобый
-
5 тупица
kalın kafalı,budala* * *м, ж, разг.kalın kafa / kafalı, budala -
6 тупоголовый
-
7 тупоумный
-
8 thick
kalin; (sivi) koyu, kati; sik; yogun; (with ile) ile dolu, kapli; kalin kafali; en hareketli an, yogunluk, curcuna, kesmekes -
9 slow witted
kalın kafalı, geç anlayan, mankafa -
10 slow witted
kalın kafalı, geç anlayan, mankafa -
11 dullard
kalin kafali kimse, mankafa -
12 have a thick head
kalin kafali olmak -
13 thick
adj. kalın, yoğun, koyu, boğuk, sık, dumanlı, sisli, kalın kafalı, belirgin, yakın (arkadaş), aşırı, fazla————————n. kalın kafalı, kalınlık, en heyecanlı yeri, en çok olduğu yer* * *kalın* * *[Ɵik] 1. adjective1) (having a relatively large distance between opposite sides; not thin: a thick book; thick walls; thick glass.) kalın2) (having a certain distance between opposite sides: It's two inches thick; a two-inch-thick pane of glass.)... kalınlığında3) ((of liquids, mixtures etc) containing solid matter; not flowing (easily) when poured: thick soup.) koyu4) (made of many single units placed very close together; dense: a thick forest; thick hair.) yoğun, sık, gür5) (difficult to see through: thick fog.) yoğun, kalın6) (full of, covered with etc: The room was thick with dust; The air was thick with smoke.)... ile dolu,... ile kaplı7) (stupid: Don't be so thick!) ahmak, kalın kafalı2. noun(the thickest, most crowded or active part: in the thick of the forest; in the thick of the fight.) ormanın tam ortasında; en yoğun/kalabalık yer- thickly- thickness
- thicken
- thick-skinned
- thick and fast
- through thick and thin -
14 тупой
kör,küt; kalın kafalı* * *1) kör; kütтупо́й нож — kör bıçak
тупа́я иго́лка — (burnu) küt iğne
2) kütту́фли с тупы́ми носа́ми — küt burunlu iskarpin
тупо́й нос ло́дки — kayığın küt burnu
3) kalın kafalıтупо́й челове́к — kalın kafalı kişi
он туп, как бревно́ — разг. meşe odunudur
••тупо́й у́гол — мат. geniş açı
-
15 dense
adj. sıkışık, yoğun; kalın; koyu; sık; kalın kafalı; negatifi şeffaf olmayan [fot.]* * *1. sık 2. yoğun* * *[dens]1) (thick and close: We made our way through dense forest; The fog was so dense that we could not see anything.) yoğun, sık2) (very stupid: He's so dense I have to tell him everything twice.) ahmak, kalın kafalı•- densely- density -
16 dim
adj. bulanık, anlayışsız; sönük; donuk; kalın kafalı————————v. karartmak, bulandırmak, kararmak, bulanmak; donuklaştırmak, sönükleşmek* * *1. karar (v.) 2. donuk (adj.) 3. karart (v.) 4. loş (adj.)* * *[dim] 1. adjective1) (not bright or distinct: a dim light in the distance; a dim memory.) donuk, loş2) ((of a person) not intelligent: She's a bit dim!) aptal, kalın kafalı2. verb(to make or become dim: Tears dimmed her eyes; He dimmed the lights in the theatre.) ışığı kısmak, loşlaştırmak- dimly- dimness -
17 dull
adj. fersiz, kalın kafalı, kör, mat, sersem, duygusuz, ruhsuz, tatsız, ağır, sıkıcı, donuk, renksiz, soluk————————v. kütleştirmek, köreltmek, donuklaştırmak, duygularını köreltmek, uyuşturmak, sersemletmek* * *1. matlaştır (v.) 2. mat (adj.)* * *1) (slow to learn or to understand: The clever children help the dull ones.) kalın kafalı2) (not bright or clear: a dull day.) kapalı, sıkıcı, kasvetli, bulutlu3) (not exciting or interesting: a very dull book.) sıkıcı, yavan, ilginç olmayan•- dully- dullness -
18 thickheaded
adj. kalın kafalı, mankafa, aptal* * *kalın kafalı -
19 أبله
أَبْلَه1. avalAnlamı: aptal, ahmak2. kazAnlamı: budala3. şabanAnlamı: aptal, alık, budala4. enayiAnlamı: fazla bön, avanak5. anlayışsızAnlamı: kafasız, kavrayışsız, vurdum duymaz, kalın kafalı olan kimse6. basiretsizAnlamı: ileri ve uzak görüşlü olmayan7. andavallıAnlamı: beceriksiz, görgüsüz ve bön olan kimse8. angutAnlamı: ahmak ve aptal9. gerzekAnlamı: geri zekâlı olan10. eblehAnlamı: akılsız, alık, budala11. kafasızAnlamı: anlayışsız, kavrayışsız12. gabiAnlamı: anlayışsız, kalın kafalı olan13. mankafaAnlamı: anlayışsız, aptal14. kakavanAnlamı: kendini beğenmiş, sevimsiz15. akılsızAnlamı: aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt16. salak17. şapşalAnlamı: aptalca davranışlarda bulunan, alık18. kaşkavalAnlamı: aptal, sersem19. kuru kafaAnlamı: akılsız kafa20. aptalAnlamı: zekâ yoksunu, ahmak, alık olan kimse21. ahmakAnlamı: aklını gereği gibi kullanamayan, aptal22. avanakAnlamı: kolayca kandırılabilen kişi23. kaşalotAnlamı: aptal, budala24. kelekAnlamı: aptal25. bönAnlamı: budala, saf26. beyinsizAnlamı: akılsız, düşüncesiz27. dangalakAnlamı: akılsız, düşüncesiz28. beceriksizAnlamı: becerisi olmayan, usta olmayan -
20 غبي
غَبِيّ1. zibidi2. idraksizAnlamı: anlayışsız, ahmak3. avalAnlamı: aptal, ahmak4. şabanAnlamı: aptal, alık, budala5. kazAnlamı: budala6. enayiAnlamı: fazla bön, avanak7. eblehAnlamı: akılsız, alık, budala8. angutAnlamı: ahmak ve aptal9. andavallıAnlamı: beceriksiz, görgüsüz ve bön olan kimse10. anlayışsızAnlamı: kafasız, kavrayışsız, vurdum duymaz, kalın kafalı olan kimse11. basiretsizAnlamı: ileri ve uzak görüşlü olmayan12. gerzekAnlamı: geri zekâlı olan13. abullabutAnlamı: hantal, kaba ve anlayışsız kimse14. gabiAnlamı: anlayışsız, kalın kafalı olan15. kafasızAnlamı: anlayışsız, kavrayışsız16. mankafaAnlamı: anlayışsız, aptal17. kakavanAnlamı: kendini beğenmiş, sevimsiz18. akılsızAnlamı: aklı, gerçeği görüp ona göre davranmaya elverişli olmayan, anlayışı kıt19. salak20. patavatsızAnlamı: davranışlarına dikkat etmeyen21. sümsükAnlamı: miskin, mıymıntı, aptal22. şapşalAnlamı: aptalca davranışlarda bulunan, alık23. kaşalotAnlamı: aptal, budala24. kuru kafaAnlamı: akılsız kafa25. aptalAnlamı: zekâ yoksunu, ahmak, alık olan kimse26. kelekAnlamı: aptal27. avanakAnlamı: kolayca kandırılabilen kişi28. kaşkavalAnlamı: aptal, sersem29. alıkAnlamı: akılsız, sersem, ebleh ve şaşkın30. ahmakAnlamı: aklını gereği gibi kullanamayan, aptal31. beyinsizAnlamı: akılsız, düşüncesiz32. beceriksizAnlamı: becerisi olmayan, usta olmayan33. dangalakAnlamı: akılsız, düşüncesiz34. bönAnlamı: budala, saf
См. также в других словарях:
kalın kafalı — sf. 1) Geç veya güç anlayan, gabi A, sen de ne kalın kafalı herifsin. H. R. Gürpınar 2) Budala, aptal, anlayışsız … Çağatay Osmanlı Sözlük
kafalı — sf. 1) Kafası olan 2) Kafası herhangi bir biçimde olan Çıkık kafalı. 3) mec. Bilgili, kavrayışlı ve anlayışlı Kafalı adam. Birleşik Sözler boş kafalı dar kafalı dibek kafalı dikkafalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalın kafa — sf. Kalın kafalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
kalın kafalılık — is., ğı Kalın kafalı olma durumu … Çağatay Osmanlı Sözlük
eşek kafalı — sf. Kalın kafalı, anlayışsız, kavrayışsız (kimse) … Çağatay Osmanlı Sözlük
anlayışsız — sf. 1) Anlayışı kıt olan, kafasız, kavrayışsız, vurdumduymaz, kalın kafalı, izansız, ferasetsiz, gabi 2) Hoşgörüsüz … Çağatay Osmanlı Sözlük
gabi — sf., esk., Ar. ġabī Anlayışsız, ahmak, ebleh, kalın kafalı, bön Haftanın kaç günü, günün kaç saat olduğunu bilmeyecek kadar gabi olan sütnine yalanlar uydurarak dolabını yiyecekle dolduruyordu. R. N. Güntekin … Çağatay Osmanlı Sözlük
taş kafa — is. 1) Kafası sağlam, dayanıklı kimse 2) mec. Kalın kafalı olan kimse … Çağatay Osmanlı Sözlük
ağır kazan geç kaynar — 1) kalın kafalı insan bir konuyu zor anlar anlamında kullanılan bir söz 2) tembel olan işi geç yapar anlamında kullanılan bir söz 3) ağırbaşlı insan çabuk öfkelenmez anlamında kullanılan bir söz … Çağatay Osmanlı Sözlük
FEDM — Ahmak, bön, kalın kafalı, budala. * Yaşamak. * Yaşlanmak, ihtiyarlamak. * Yorulmuş, sakil kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
HUŞKCAN — f. Kalın kafalı, câhil kimse … Yeni Lügat Türkçe Sözlük